Showing posts with label humanities. Show all posts
Showing posts with label humanities. Show all posts

9.3.12

This is what a Feminist Looks Like...

Right after 8th March it was quite hard to resist not to share this video by Feminist Majority Foundation.

"I am a Feminist, and this is what a Feminist looks like..."

~~~~~~

31.3.11

Japonya

Japonya'daki felaketler sarmalı ve bilinmezlikler devam ediyor. Doğanın yıkıcı gücü nükleerin sınır tanımaz kötücüllüğü ile birleşti bir kez daha. Japonya'da oluştu bir kez nükleer yıkım.

Aynen Nazım Hikmet'in 1956 yılında yazdığı gibi yok oluş... Bir kez hatırlamak da fayda var.

JAPON BALIKCISI

Denizde bir bulutun öldürdüğü

Japon balıkçısı genç bir adamdı.

Dostlarımdan dinledim bu türküyü

Pasifik'te sapsarı bir akşamdı.


Balık tuttuk yiyen ölür.

Elimize değen ölür.

Bu gemi bir kara tabut,

lumbarından giren ölür.


Balık tuttuk yiyen ölür.

birden değil, ağır ağır,

etleri çürür, dağılır.

Balık tuttuk yiyen ölür.


Elimize değen ölür.

Tuzla güneşle yıkanan

bu vefalı, bu çalışkan

elimize değen ölür.


Birden değil, ağır ağır,

etleri çürür, dağılır.

Elimize değen ölür...


Badem gözlüm, beni unut.

Bu gemi bir kara tabut,

lumbarından giren ölür.

Üstümüzden geçti bulut.


Badem gözlüm beni unut.

Boynuma sarılma, gülüm,

benden sana geçer ölüm.

Badem gözlüm beni unut.


Bu gemi bir kara tabut.

Badem gözlüm beni unut.

Çürük yumurtadan çürük,

benden yapacağın çocuk.


Bu gemi bir kara tabut.

Bu deniz bir ölü deniz.

İnsanlar ey, nerdesiniz?

Nerdesiniz?


Nazım Hikmet RAN (1956)


~~~~~~Living a life of my own......*^"#+&*

24.11.08

Artık Yeter! /Enough is Enough!...



Enough is enough...

... Understanding a World with Gender..

I understand this world from a gender perspective. I am not going to sorry as a man...

Stop the discrimination... Stop the violence against women...
~~~~~~
Living a life of my own...
...

*^"#+&*

19.11.08

Mesnevi'den Notlarım

Dünyanın bütün güzel yüzlüleri, bizden güzellik çaldı; hepsi de zerre zerre bizim güzelliğimizi, bizim ihsanımızı gördü.

---

Biz doğu tarafına da gitmeyiz batı tarafına da. Biz durmadan ezel güneşine doğru adımlar atar dururuz.

---

Ey yolcu! Aklını başına al, seferin nereye? Hangi diyara gitmek istiyorsun? Nereye gidersen git, sen bizim gönlümüzdesin. Denizden uzak düşmüş bir balık gibi o denizin gamını daha ne kadar çekeceksin? Kupkuru olmuş dudakların ne zamana kadar denize hasret ve ayrılıktan şikâyet incilerini âleme saçacak.

---

Arayan aradığını bulsun diye yerden ne biterse ihtiyaç sahibi için biter.

---

Çamurdan yapılmış kuşuz! Bir nefes üfür de, seyret göklere yükseldiğimizi bizim.

---

Su gibi, şu çamur içinde hapsolup kaldın! Bedenin aslı olan balçıktan ne vakit tertemiz, arınmış olarak çıkacaksın…

---

“Damarlarım attıkça, canım bedenimde oldukça kaçmaktayım.”


Kaçarken kendimi de beraberimde götürdüğüm için kurtulmama imkân yok.

Bu yüzdendir ki, benim işim kıyamete kadar durmadan kaçmaktır, kaçmak…

Zaman doğurmaya başlar, zaman doğurmaya başlar.”

---

Ne olduğu bir türlü bilinmeyen aşkın, ne olduğu bilinmeyen hali budur.

Bu gözyaşları neden akıyor bilinemez.

Sevilenlerin rengini gör, sevilenlerin rengine bak!

Bu iki güzel renk; işte o rengi olmayan camdan.

Gökyüzü de her an yeryüzüne, şu kara toprağa binlerce renk bağışlar, ama bu renkler ne yeryüzünün rengine benzer ne de gökyüzünün.

Çünkü rengi-i aşk renksizdir.

Nakışın aslı nakışsızdır.

Çünkü hangi aslı harfsizdir, nakdin aslı madendir.

---

MEVLANA

~~~~~~
Living a life of my own...
...
*^"#+&*

3.4.08

Mutluluk denklemi...

Mutluluğa doğru...


Manfred F. R. Kets De Vries “The Happiness Equation: A Winning Formula for Happiness and Success /Mutluluk Denklemi” adlı kitabında mutlu insanlar üzerinde gözlemler üzerinden çıkarsamalar yaparak mutluluğun nasıl elde edebileceğini tanımlamaya çalışmış. Şimdi bu özellikleri birlikte gözden geçirelim.


Unutmayın kuşların, hayvanların nasıl yüzdüğünün, uçtuğunun sırrı ile uğraşmaktansa, onların uçmasını, yüzmesini seyretmeye odaklanmak kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar.
1. Gülümseyin
2. Stressiz bir yaşamınız olsun
3. Sahip olduklarınızın değerini bilin
4. Dengeli yaşayın
5. Karşınızdaki kişiyi takdir etmekten, övmekten kaçınmayın
6. Kendini doğru tanıyın
7. Bir hedefinizin olsun. Hedefiniz iş, hobi ya da başka bir şeyle ilgili olabilir.
8. Kızgınlık, kıskançlık gibi duyguları hayatınızdan çıkartın veya az yer kaplamasına özen gösterin
9. Yardımda ve bağışta bulunun
10. İşlerinizi ertelemeyin
11. Bencil olmayın
12. Sağlığınıza dikkat edin
13. Sevdiğiniz, olumlu özelliklerini beğendiğiniz kişilerle birlikte olmaya özen gösterin
14. Dışa dönük olun
15. Kendinizi sevin
16. Kendinize saygı duyun
17. Hayata olumlu bakın
18. Sosyal zekaya sahip olun
19. Gereğinden fazla bir olaya üzülmeyin
ve son olarak,
20. Meraklı olun, öğrenmek ve araştırma isteğinizi hiç kaybetmeyin...

Mutluluğunuz daim olsun...
~~~~~~
Living a life of my own...
...

*^"#+&*

16.11.07

Remembering Mevlana / Mevlana'yı hatırlamak...

MEVLANA Celalladin-i Rumi




Mevlana was born in Bhalk, Persia, in 1207 from an aristocratic family, Rumi died in 1273. People say that he played about 70.000 verses. Many of them, are included in his masterpiece "Masnavi-yi Manari".



"In generosity and helping others, be like a river. In compassion and grace, be like the sun. In concealing other's faults, be like the night. In anger and fury, be like dead. In modesty and humility, be like the earth. In tolerance, be like the sea. Either appear as you are, or be as you appear"...

*<*>*
Şayet gökyüzü aşık değilse, kapalı olacaktır.

Eğer güneş, aşık değilse, aydınlatmayacaktır dünyayı.

Eğer nehir aşık değilse, sessizliğe gömülecek, kaskatı kesilecektir.

Eğer dağlar ve toprak aşık değilse, o zaman hiçbir bitki yetişmeyecektir yeryüzünde.
*<*>*

Her gün bir yerden göçmek ne iyi.

Her gün bir yere konmak ne güzel.

Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.

Dünle beraber gitti, cancağzım,

Ne kadar söz varsa düne ait.

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım

*<*>*

Dün gece Akıl'la söyleşip durdum

Ona hakikatin sırrını sordum

"Dinle" dedi, "bu bilinir söylenmez"

O sustukça ben sırrı kavrıyordum

*<*>*

Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir...
~~~~~~
Living a life of my own...
...
Freedom lies in being bold.Robert Frost
*^"#+&*

7.11.07

Timon... Atinalı Timon...

Tarih öldü, yaşasın Timon!
Bir Tiyatro Hikayesi
Konur Sokaktan aşağı koşar adımlarla iniyoruz güne karla uyanmış bir Ankara pazarında. Sokaklar oldukça boş, ne de olsa başkentin günü değil pazar. 2007 şubatının ilk pazarı...



Türkiye’nin dört tarafında ikamet eden dört arkadaşız yolda yürüyen, yürüyüp konuşma hızlarımız da oldukça değişken. Hedefimiz “Atinalı Timon/Timon of Athens”, Oyun Atölyesi’nin 2006 model ürünü. Aslında bu şekilde bildiğimiz söylenemez, daha çok Haluk Bilginer Tiyatrosu’na gidiyoruz kısaca. Hepsinden önemlisi o değil mi diyor arkadaşlardan bir tanesi. Haluk Bilginer Trabzon’u Mersin’i fazla ziyaret etmiyor diye ekliyor. Tiyatroya gidiyor olmamızın ötesinde, Haluk Bilginer’i “canlı” izleyecek olmamın heyecanı her halinden belli oluyor. Ben ise daha şanslıyım, İzmir Türkiye’nin büyük şehir üçlemesinden bir tanesi.

Mükemmel oyunculuklara şahit olacağımız oyuna yetişiyoruz, zaten oyun saat üçte değil de üç buçukta başlayacakmış. Rahat bir nefes alıyoruz. Saat daha üçe beş var, daha salona seyirci alınmasına başlanmış değil. Neden bizi bu kadar acele ettirdin serzenişleri ile karşılaşıyorum. Erken olmak geç kalmaktan iyidir, değil mi? (Tabi her şeyde değil!)

Salonun seyirciye açılmasıyla birlikte hemen yerimizi alıyoruz. Karşımızda sahne, perdesi açık vaziyette oyunu bekliyor. Tam ortada karşıda asılı Atinalı Timon’un madalyonu bizi selamlıyor. Sahnede ise V şeklinde düzenlenmiş bir masa grubu var.


Sahneyi incelememiz bitmemişken garsonları görüyoruz. Masalara çeşit çeşit etlerden ve mezelerden oluşan tabaklar getirmeye başlıyorlar. O esnada üzerinde Pop Art şeklinde işlenmiş Che Guevera’lardan ibaret bir penye olan bir DJ abartılı hareketleriyle sahneye dalıyor. Saat daha üçü sekiz geçiyor, bu da nereden çıktı diyemeden DJ’imiz kendinden geçmeye başlıyor. Kendinden geçtikçe daha da kaptırıyor, ritmi pompalıyor. Tüm salonun dans edesi geliyor.

Farkına varamıyoruz oyunun başladığının… Sahnedeki partide sırayla oyunun neredeyse tüm karakterleri arz-ı endam ediyor. Parti büyük bir orji sahnesiyle noktalanıyor. Biz ise çoktan oyunun içindeymişiz, oyunda bizim… Timon biz seyircilere-yoksa pasif oyuncu mu demeliydim!-bile para saçmaktan geri kalmıyor.

Atinalı Timon, zevk-i sefahat içinde gününü ediyor izlenimi veriyor. Hayatta sadece zevk olmalı, ne kadar da hoş diye düşüncelere dalmak üzereyken insani çekişmelerin hiç bitmediği gerçeğiyle bu düşlerden uyanıyoruz. Acıklı acıklı gülüyoruz ağlanacak halimize…


Tüm bu şatafatın sonunda Timon sıfırı tüketip borç batağına düşüyor. Daha üç gün önce en yakınında en büyük dostu olduğunu iddia edip onu iltifatlara boğanlar bir anda saf değiştiriyorlar. Bir anda alacaklarını tahsil etme çabasındaki simsarlara dönüşüyorlar. Timon hangi dostuna(!) yardım için el açtıysa alacağımı tahsil edemem kaygısıyla hepsi reddediyor. Alçaklık, hıyanet ve satılmışlık dünyaya hakim oluyor.

Uzun lafı kısası Timon der ki “Para, karayı ak, çirkini güzel, eğriyi doğru, adiyi soylu, ihtiyarı genç, korkağı yiğit eder.”
Susma Timon, vur alçaklıklarını yüzlerine tüm insanlığın!

“Dilerim görüp göreceğiniz en iyi ziyafet olsun bu!
Sizi gidi ağız dostları sizi!
Duman ve ılık su; tam sizin şanınıza layık işte.
Timon'un son yemeği budur size.
Yıkayıp temizliyor işte kendini Timon
Üstüne pul pul yapışan dalkavukluğunuzdan;
Savuruyor işte böyle suratınıza
Vıcık vıcık alçaklığınızı.
Herkesin lanetleriyle yaşayın, uzun uzun hem de;
Sizi sırıtkan, yapışkan, iğrenç sömürgenler sizi!
Para budalaları, sofra sülükleri, iyi gün sinekleri!
Süklüm püklüm uşaklar, uçarı dumanlar, kalleş kuklalar!
Bütün insan ve hayvan hastalıklarına tutulasıcalar!
Ne o? Kaçıyor musun? Dur biraz; ilacını iç de öyle git!
Sen de! Sen de! Dur, para vereceğim, borç istemeyeceğim.
Ne o? Kaçış mı hep birden? Bundan sonra
Alçakları çağırmadan kurulmasın hiçbir sofra.
Yansın konağım! Atina yerin dibine batsın!
Bundan böyle Timon'un yüreğinde yeri olmasın
İnsanların, hiçbir insanın![1]


[1] Atinalı Timon, William Shakespeare - çeviren: Sabahattin Eyüboğlu.



~~~~~~
Living a life of my own...
...

*^"#+&*

28.2.07

BABEL

Lives In the Eyes of Three Fathers

Lives change every new day.

Every new day brings happiness and sadness for the people all around the world… Indeed this world is built on pain and sorrow…

BABEL tells a story in the eyes of three fathers “to the brightest lights in the darkest nights”.

BABEL is not just a movie, it is a masterpiece of cinema.

We see a father, crying upon his son’s death in the heart desert in Morocco.

We see a father, with tear drops on the cheeks is worried about his wife lying on the ground, and his son and daughter two continents away.

We see a father, who weeps gently and is hugging his depressed daughter in the crazy shining city of Tokyo.

All these stories can be connected in a world of globalization. The world is becoming a ground for the butterfly effect everyday more and more.

All these stories are so real and intimate. These happenings are so human.

We all are grateful to live in a colourful planet like this.

We can be dedicated to work for a better world indeed. We will…

I thank you Alejandro Gonzalez Inarritu for making these moments possible.

...to the brighest lights in the darkest nights...

10/02/2007



~~~t~H~e~K~h~A~n~2~3~~~

Life is an endless adventurE!...

*^"#+*

Friedrich Nietzsche says...

"You have your way... I have my way... As for the right way, the correct way, it doesn't exist..."

-- Friedrich Wilhelm Nietzsche (philosopher and classical philologist) [1844-1900] .

Popular Posts

Paul Valéry says...

"That which has been believed by everyone, always and everywhere, has every chance of being false. / Herkes tarafından doğru kabul edilen şeyler büyük olasılıkla yanlıştır."

-- Paul Valéry (poet, essayist, and philosopher) [1871-1945]

Frantz Fanon says...

"In the world through which I travel, I am endlessly creating myself."

-- Frantz Fanon (psychiatrist, philosopher, revolutionary and author) [1925-1961].

Alain says...

"Nothing is more dangerous than an idea, when a man has only one idea." /\

"One of the hardest things in the world is saying the thing said everyone says with a thinking. /Dünyanın en zor şeylerinden biri, herkesin düşünmeden söylediğini, düşünerek söylemektir."

Alain, (poet and philosopher) [1868 - 1951].

LAST.FM LIST