29.12.08

Prisoner of Society

by The Living End

Well we don't need no one to tell us what to do
Oh yes we're on our own
And there's nothing you can do
So we don't need no one like you
To tell us what to do

We don't refer to the past
When showing what we've done
Our generation gap
Means the war is never won
The past is in your head
THE FUTURE'S IN OUR HANDS!

Cos I'm a brat
And I know everything
And I talk back
Cos I'm not listening
To anything you say

And if you count to 3 (one, two, three)
You'll see it's no emergency
You'll see I'm not the enemy
Just a Prisoner of Society

Well we don't need no one to tell us what to do
Oh yes we're on our own
And there's nothing you can do
So we don't need no one like you
To tell us what to do

Cos I'm a brat
And I know everything
And I talk back
Cos I'm not listening
To anything you say

And if you count to 3 (one, two, three)
You'll see it's no emergency
You'll see I'm not the enemy
Just a Prisoner of Society

(GO!)

Well we don't need no one to tell us what to do
Oh yes we're on our own
And there's nothing you can do
So we don't need no one like you
To tell us what to do

We don't refer to the past
When showing what we've done
Our generation gap
Means the war is never won
So we don't need no one like you
To tell us what to do

Cos I'm a brat
And I know everything
And I talk back
Cos I'm not listening
To anything you say

And if you count to 3 (one, two, three)
You'll see it's no emergency
You'll see I'm not the enemy
Just a Prisoner of Society

Society, Society
Society, Society
Society!
~~~~~~
Living a life of my own...
...

*^"#+&*

28.12.08

Wait for the Sun

by Hi Standard

I'm just a boy who makes mistakes.
Sometimes I feel like kicking my own rump.
Have no money, but big dreams.
Fight my way and wait for the sun.

Yes I still believe!
Wait for the sun...

Don't make light of me.
Don't make light of me.
I win by all means.
I shall never give up.
Draw my chin, in a fighting pose.
Keep breathing through till I fall down.
Nothing gives me more pleasure than change the world!...

~~~~~~
Living a life of my own...
...

*^"#+&*

20.12.08

DAHA GÜZEL BİR DÜNYA İSTİYORUZ!

-Aleksis Grigoropulous’un anısına…/ Remembering Alexandros Grigoropoulos...-

Bize yardım edin

Terörist, anarşist değiliz

Sizin çocuklarınızız!

Hayal kuruyoruz…


Öldürmeyin hayallerimizi

Hız aldık…

Kesmeyin hızımızı

Hatırlayın…



Bir zamanlar siz de gençtiniz

Şimdi paranın peşindesiniz, sırf gösteriş ilgilendiriyor sizi

Şişmanladınız, saçlarınız döküldü

Unuttunuz her şeyi


Bizi desteklemenizi beklerdik

İlgilenmenizi…

Bir kere olsun iftihar etmenizi bizimle

Boşuna…


Yalan hayatlar yaşıyorsunuz, başınızı öne eğdiniz

Pantolonlarınızı bile indirdiniz

Öleceğinizi günü öyle bekliyorsunuz

Hayal kurmuyorsunuz, âşık olmuyorsunuz, yaratıcı değilsiniz


Sadece satın alıyor ve satıyorsunuz

Her yerde maddecilik… Sevgi yok.

Sahici olan hiçbir şey yok hiçbir yerde

Nerede velilerimiz… Nerede onca sanatçı

Niye bizi korumak sokaklara dökülmüyorsunuz

Öldürüyorlar bizi burada

Yardım edin


İmza: Çocuklar


Not: Daha fazla gaz bombası fırlatmayın bize. Biz kendiliğinden ağlamasını da biliriz.


(Yunanistan’dakiler başta olmak üzere, dünyanın tüm "güzel" insanlarına ve çeviri için Yorgo Kırbaki’ye teşekkürler...)

Başka bir dünya mümkün! / Another world is possible!

Dünyanın tüm hayal kuranlarına selam olsun…

20 Aralık 2008 - Daha güzel bir dünya için dayanışma!!!

~~~~~~
20/12/2008
Living a life of my own...
...

24.11.08

Artık Yeter! /Enough is Enough!...



Enough is enough...

... Understanding a World with Gender..

I understand this world from a gender perspective. I am not going to sorry as a man...

Stop the discrimination... Stop the violence against women...
~~~~~~
Living a life of my own...
...

*^"#+&*

21.11.08

Özgürlüğün Yolu


Yarın şehrimde şarkılar söyleyeceğim:
"Bende izi kalan bu aşkla
Yüzümde mekan edinmiş bu karanlıkta şehir olan
Hiçbir zulum kalmayacak toprağımızda,
hiçbir kötülük,"
Söylediğim ve söylediğin bu özgürlükle...
ADONİS
(çev. M.FINDIKÇI)
~~~~~~
Living a life of my own...
...

*^"#+&*

19.11.08

Mesnevi'den Notlarım

Dünyanın bütün güzel yüzlüleri, bizden güzellik çaldı; hepsi de zerre zerre bizim güzelliğimizi, bizim ihsanımızı gördü.

---

Biz doğu tarafına da gitmeyiz batı tarafına da. Biz durmadan ezel güneşine doğru adımlar atar dururuz.

---

Ey yolcu! Aklını başına al, seferin nereye? Hangi diyara gitmek istiyorsun? Nereye gidersen git, sen bizim gönlümüzdesin. Denizden uzak düşmüş bir balık gibi o denizin gamını daha ne kadar çekeceksin? Kupkuru olmuş dudakların ne zamana kadar denize hasret ve ayrılıktan şikâyet incilerini âleme saçacak.

---

Arayan aradığını bulsun diye yerden ne biterse ihtiyaç sahibi için biter.

---

Çamurdan yapılmış kuşuz! Bir nefes üfür de, seyret göklere yükseldiğimizi bizim.

---

Su gibi, şu çamur içinde hapsolup kaldın! Bedenin aslı olan balçıktan ne vakit tertemiz, arınmış olarak çıkacaksın…

---

“Damarlarım attıkça, canım bedenimde oldukça kaçmaktayım.”


Kaçarken kendimi de beraberimde götürdüğüm için kurtulmama imkân yok.

Bu yüzdendir ki, benim işim kıyamete kadar durmadan kaçmaktır, kaçmak…

Zaman doğurmaya başlar, zaman doğurmaya başlar.”

---

Ne olduğu bir türlü bilinmeyen aşkın, ne olduğu bilinmeyen hali budur.

Bu gözyaşları neden akıyor bilinemez.

Sevilenlerin rengini gör, sevilenlerin rengine bak!

Bu iki güzel renk; işte o rengi olmayan camdan.

Gökyüzü de her an yeryüzüne, şu kara toprağa binlerce renk bağışlar, ama bu renkler ne yeryüzünün rengine benzer ne de gökyüzünün.

Çünkü rengi-i aşk renksizdir.

Nakışın aslı nakışsızdır.

Çünkü hangi aslı harfsizdir, nakdin aslı madendir.

---

MEVLANA

~~~~~~
Living a life of my own...
...
*^"#+&*

4.11.08

CHANGE

We Believe In!

The election day in USA finally came... This is the moment that we, the citizens of the world, also are waiting for a long time...

I believe in the change that Barrack OBAMA can create in this poor planet... I hope that he will be working to make this planet a peaceful place in equality and harmony.

At least the hope for good sounds cool!

Let's see what will come out tomorrow... :)

~~~~~~
Living a life of my own...
...

*^"#+&*

22.10.08

Menstruation vs. Circumcision

Menstruation has become the main debate topic of many female writers recently... It all started with a psychologist woman that gave a quite big celebration party for her daughter’s first menstruation... This is a case which is not needed normally… But it is needed here…

Some called her she was a crème-le-crème woman… In fact she was a normal citizen, not very elegant at all. May be we can name her as an activist… She emphasised on the practise of the oppression on young woman by the menstruation and it worked quite well. This was an insult for the patriarchal society that is developed with/by/on men.

As we know in the very same country of Turkey; the circumcision is considered to be “the first main step to the manhood” and people make a huge festival out of it. It is also quite questionable step to the manhood! I did not call myself as a man after my circumcision for sure… I did not become a man with my circumcision, neither any girl by menstruation...

As a matter of fact good things can also happen in this country! I am very sure indeed… I still have the hope… That helps me to survive here…

That party is good as a first step, but not enough... I hope it can help the women of this country. There is the need indeed… The need for the women’s freedom… It will lead to the freedom of the men…

When we do not make huge ceremonies for any of those situations that leads to oppress... Everything will be better...

We will become just humans again...

I still have a hope about this crazy world...

22/10/2008
~~~~~~
Living a life of my own...
...
*^"#+&*

20.10.08

It's time to get drunk!

"It is essential to be drunk all the time. That's all: there's no other problem. If you do not want to feel the appalling weight of Time which breaks your shoulders and bends you to the ground, get drunk, and drunk again. What with? Wine, poetry, or being good, please yourself. But get drunk... And if now and then, on the steps of a palace, on the green grass of a ditch, in the glum loneliness of your room, you come to, your drunken state abated or dissolved, ask the wind, ask the wave, the star, the bird, the clock, ask all that runs away, all that groans, all that wheels, all that sings, all that speaks, what time it is; and the wind, the wave, the star, the bird, the clock, will tell you: 'It is time to get drunk!' If you do not want to be the martyred slaves of Time, get drunk, always get drunk! With wine, with poetry or with being good. As you please..."

/ "
Her zaman sarhoş olmalı. Her şey bunda: tek sorun bu. Omuzlarınızı ezen, sizi topraga dogru çeken zaman'ın korkunc agırlığını duymamak için, durmamacasına sarhos olmalısınız. Ama neyle? Şarapla, şiirle, ya da erdemle, nasıl isterseniz. Ama sarhoş olun."

Charles BAUDELAIRE, 1866

~~~~~~

Living a life of my own...
...
*^"#+&*

7.10.08

Revolution

"...You cannot make the Revolution.
You cannot buy the Revolution.
You can only be the Revolution.
It's in your spirit or elsewhere..."

...
Ursula K. Le Guin
~~~~~~
Living a life of my own...
...

5.10.08

4.10.08

Ya bardak olacaksın ya da göl...

Ustalarin ciraklarina sadece edindikleri meslegi, zanaati degil hayati da ogrettikleri, en genis ve gercek anlamiyla ogretmen olduklari donemde Hintli bir ahsap ustasi yasiyordu.
Bu ustanin ciragi buyudu, ahsap islemeyi ve hayati ogrendi, kendi isini kurup baslatti. Bir sure sonra dostlarindan biri oglunu getirdi, ustadan onu yanina cirak almasini istedi.
Fakat bu cirak surekli yakinip duran, her seye bozulan bir cocuk cikti.
Tahta getirmeye gidiyor, dondugunde ellerine kiymik battigindan uzun uzun
yakiniyordu. Bir is teslim etmeye gidiyor, dondugunde yoldan,sicaktan,
musterinin tavrindan yakiniyordu.
Usta cocuga bir seyler anlatmaya calisiyordu ama sozlerinin hicbir etkisi olmuyordu.
Bir gun usta ciragini koye tuz almaya gonderdi.
Cirak ustasinin soyledigi gibi, tuzu alip dondu. Usta bir bardak su getirmesini soyledi. Cirak bir bardak suyu da getirdi.
Usta, Simdi o tuzu suyun icine at' dedi. Cirak ustasinin soyledigini yapti.
Sonra usta 'Simdi o suyu ic' dedi. Cirak suyu icti ve tabii ki icer icmez de tukurdu. Ofkeyle ustasina bakarken, usta 'Nasildi tadi' diye sordu. Cirak nefretle, 'Cok aci' dedi.
Usta cocuga 'Tuzu yanina al gel, gidiyoruz' dedi. Cirak ustasinin pesine takildi. Bir sure sonra civardaki golun kiyisina geldiler.
Usta ciraga 'Butun tuzu gole dok' dedi. Cirak soyleneni yapti.
Usta 'Simdi golun suyundan ic' dedi. cirak icti.
'Suyun tadi nasildi' diye sordu usta. cirak, 'cok guzeldi' dedi.
'Peki tuzun acisini hissettin mi' diye sordu bu kez de.
cirak 'hayir' dedi.
Usta ciragi karsisina oturtup anlatti:
'Hayattaki butun olumsuzluklar iste bu bir avuc tuz gibidir. Eger sen kucuk bir bardak su isen, nasil tuzun butun acisini tattiysan, hayatin butun olumsuzluklarindan da oyle etkilenirsin. Eger sen kisiliginle ve gonlunle bu onumuzdeki gol gibi isen, hayatta karsilasabilecegin butun olumsuzluklar seni, o bir avuc tuz golun suyunu nasil etkilediyse oyle etkiler, bir bardak suda tattigin aciyi vermez sana.

Secim senindir :

"Ya bardak olacaksin ya da gol..."'
~~~~~
(Nursemin Akkaş'a teşekkürlerimle...)

18.9.08

World Contraception Day



26th September 2008
"Your Life, Your Body, Your Choice"

World Contraception Day is the first-ever international awareness campaign aiming to reduce the high levels of unintended pregnancy that occur every year.

World Contraception Day is an international campaign to educate couples about the importance of contraception and reproductive health. The goal is to foster informed choices about contraceptive options and usage and to reduce unplanned pregnancy and abortion.

Did you know that each year in the developing world:

  • 137 million women who don’t want to become pregnant are not using contraception.

  • 76 million unplanned pregnancies occur.

  • 36 million pregnancies end in abortion.

  • Births resulting from unplanned pregnancy contribute unnecessarily to health risks for mothers and children, to the cost of raising families, and to the adverse impact of population growth.

The Population Council conducts research to develop contraceptives and to better understand the factors influencing access to and decisionmaking around contraceptives.

"Your Life, Your Body, Your Choice"

This life is ours... We can give our decisions and we can choose... In the end we can bear the consequences...
I for one am going to try to use as many different forms of contraception tomorrow as possible... Wish me luck...
s23n!
~~~~~~
Living a life of my own...
...
*^"#+&*

12.9.08

Vurmak için doğmadım ben...

Size sayın Bakanım
Döktürdüm bu mektubu
Belki de okursunuz
Birazcık vakit bulup

Askerlik kartlarım
Demin geçti elime
Çarşamba son günüm
Gitmek için cepheye

Ama sayın Bakanım
Bunu yapmak istemem
Zavallı insanlar
Vurmak için doğmadım ben

Boris VIAN
* Savaş, çok önemli bir sosyal olgudur, çünkü katılanlar, saf ve mükemmel bir şekilde hedeflerine yönelerek ceset statüsüne ulaşırlar. Ama savaş da çözüm değildir, çünkü insanlar çoğunlukla ölmez.

* Bir gün kimsenin geri dönmediği bir savaş yapılırsa, işte o zaman ancak en sonunda iyi bir savaş olmuş demektir.

• Bir diş gibidir yaşam

Bir diş gibidir yaşam,
Ne olduğu düşünülmez ilkin,
Öğütmekle yetinilir.
Bir de bakarsınız çürümüş bir gün,
Sızlar, önemsenir.
Kaygı, özen, bakım
Ve tamamen iyileşebilmeniz için,
Koparılıp alınması gerek elinizden yaşamınızın

...

10.9.08

Remembering Uğur Mumcu / Uğur Mumcu'yu hatırlamak...

Ugur MUMCU
(August 22nd 1942-January 24th 1993)
A Courageous Intellectual to Remember...

Uğur MUMCU was a pioneer in investigative journalism in Turkey...

Uğur Mumcu was born on August 22nd, 1942. After his studies at the Ankara University Faculty of Law, he practiced as a lawyer for some time.
Switching to journalism in 1974, Mumcu defended democracy and human rights in his writings, which he based entirely on concrete knowledge and facts, never betraying the principles of his profession. He regarded "the crime of our age" is to remain silent and indifferent about events of life.
"A murderer is a murderer, no matter if from the right or left."
He pressed for the investigation of many cases of the murder, without looking their political identity, of those who were murdered for their convictions and from terrorist attacks. He provided concrete evidence about the relation between acts of terror and arms traffickers and about the national and international aspects of the steadily rising reactionary organizations.

Uğur Mumcu was assassinated by the explosion of a bomb that was fixed to his car on January 24th, 1993...

-"Everyone is not responsible for what they argue, but also for what they are silent..."

-"How close are some dead people, how dead are most of the living people..."

~~~~~~
Rest in Peace...
...

8.9.08

Fırtınada uyuyabilirim...

Yıllar önce bir çiftçi, fırtınası bol olan bir tepede bir çiftlik satın almıştı. Yerleştikten sonra ilk işi bir yardımcı aramak oldu. Ama ne yakındaki köylerden ne de uzaktakilerden kimse onun çiftliğinde çalışmak istemiyordu. Müracaatçıların hepsi çiftliğin yerini görünce çalışmaktan vaz geçiyor, burası fırtınalıdır, siz de vazgeçseniz iyi olur diyorlardı.

Nihayet çelimsiz, orta yaşı geçkince bir adam işi kabul etti. Adamın haline bakıp 'çiftlik işlerinden anlar mısın?' diye sormadan edemedi çiflik sahibi. 'Sayılır' dedi adam, 'fırtına çıktığında uyuyabilirim'. Bu ilgisiz sözü biraz düşündü, sonra boşverip çares iz adamı işe aldı. Haftalar geçtikçe adamın çiftlik işlerini düzenli olarak yürüttüğünü de görünce içi rahatladı. Ta ki o fırtınaya kadar

Gece yarısı, fırtınanın o müthiş uğultusuyla uyandı. Öyle ki, bina çatırdıyordu. Yatağından fırladı, adamın odasına koştu: 'Kalk, kalk! Fırtına çıktı. Herşeyi uçurmadan yapabileceklerimizi yapalım.' Adam yatağından bile doğrulmadan mırıldandı: 'Boşverin efendim, gidin yatın. İşe girerken ben size fırtına çıktığında uyuyabilirim demiştim ya.' Çiftçi adamın rahatlığına çıldırmıştı. Ertesi sabah ilk işi onu kovmak olacaktı, ama şimdi fırtınaya bir çare bulmak gerekiyordu.Dışarı çıktı, saman balyalarına koştu: A-aa! Saman balyaları birleştirilmiş, üzeri muşamba ile örtülmüş, sıkıca bağlanmıştı. Ahıra koştu. İneklerin tamamı bahçeden ahıra sokulmuş, ahırın kapısı desteklenmişti. Tekrar evine yöneldi; evin kepenklerinin tamamı kapatılmıştı. Çiftçi rahatlamış bir halde odasına döndü, yatağına yattı.

Fırtına uğuldamaya devam ediyordu. Gülümsedi ve gözlerini kapatırken mırıldandı: 'Fırtına çıktığında uyuyabilirim'

Sıkıntılara zihnen (bilgi, plan), mânen (dua), maddeten (tedbir)
haz ırsanız, fırtına çıktığında uyuyabilirsiniz. Hayatınız boyunca.
Sevgiyle kalın.
KIZGINLIKLA KARAR ALMAYIN, MUTLULUKTAN UÇTUĞUNUZDA SÖZ VERMEYİN. İKİSİ DE SARHOŞLUK ÂNIDIR, AKIL BAŞTA DEĞİLDİR.
~~~~~~
(Nursemin Akkaş'a teşekkürlerimle...)

11.7.08

Some Old Thoughts from Turkish-Greek Youth Work Practice

Youth Work Can Make a Change!
I had managed my first youth exchange with Aegean University of Greece in 2000. It was organized in the name of the Industrial Engineering Students Society in Dokuz Eylul University. As the first action we hosted 35 young people in Izmir and then we visited Chios, Samos and Mytilene with more than 20 participants. It was great times… Even we had named our projects in such an idealistic way; “In the name of peace”… That was the hot times, as there were some stupid conflicts between Turkey and Greece in those years such as Kardak conflict.

I was quite concerned with idea of “peace”, as that summer AEGEE organized “Peace Summit” Youth Forum in August 2000 in Kusadasi. Unfortunately I still regret that I did not have the opportunity to attend this course on conflict resolution and peace, as I was having a summer course in university that year. I have witnessed the effects of this project more on official level. The project helped the international community to realize the importance of bilateral and multilateral activities in conflict resolution and future peace building. As one of the results, EU opened an open call for Turkish-Greek projects.

By 2003 it was the time for the unique project “Turkish-Greek Civic Dialogue”… Young people from the both sides come together to celebrate the same culture, the same habits, the same gestures, the same traditions…

I still remember the night by the fireplace in the tent area of “KayaFest” in August 2003 in detail. I was teaching “zeybek” dance to my friends from the other side of the Aegean. In a moment they realized that it is indeed quite the same dance that they know! More and more people joined our circle around the fire… What a celebration it was… To see the friendly eyes of the people from the other side of Aegean Sea is always fascinating, especially when they are eager to share a future of peace and friendship together.

What is the outcome of international youth work?

I think the real outcome of international youth work is constructing those social bonds between the people... Young people get to know “the other”. Social bonds create empathy. People try to understand other values, traditions, concerns and feelings.

Young people start making friends and networking. Young people try to understand each other. Young people get inspirations for new questions and they question the truth which is told to them. They start to understand that there is no pure reality. By the time young people’s minds and lives change one by one… Friendship and peace happen…

Of course I am not optimistic all the time. I know that I am not very realistic at all. It is not going to be same effect neither for everyone nor every time.

The big brothers need conflicts… to let some groups to earn economical and/or political power… and conflicts will happen… but still even the possibility to have them less is quite promising, why not working for that!!?

It is even nice to dream about peace and friendship!!!

~~~~~~
Living a life of my own...
...

*^"#+&*

18.6.08

Savaşa Hayır Deyin...!

Barış Mümkün...



~~~~~~
Living a life of my own...
...

*^"#+&*

14.5.08

To be Karl Marx?

Karl MARX
German political Philosopher and revolutionary, 1818-1883

“Workers of the world unite; you have nothing to lose but your chains.”


To be Karl Marx?


While relatively obscure during his time, his theories and writing became hugely influential after his death. Like Marx, to be interested in revolutions and the economy, and to write a text as influential as the Communist Manifesto...

"Let the ruling classes tremble at a communist revolution. The proletarians have nothing to lose but their chains. They have a world to win. Workingmen of all countries, unite!"

“The philosophers have only interpreted the world, in various ways; the point, however, is to change it”

~~~~~~
Living a life of my own...
...

*^"#+&*

7.5.08

Gitmek üzerine...

Gitmek üzerine yazmak kolay, ama gitmenin kendisi oldukça zordur.

Çok zaman önce kesip saklamışım gitmek üzerine yazmış 15 yaşındaki kızın gerekçesini... Kız gerçekten de gitmeye cesaret edebilmiş.

"Beni sürekli hançerliyorlar
Bugünümü, dünümü ve yarınımı
Ama biliyor musun
Bugün kalbime çok yaklaştı..."

Kimbilir belki gerçekten de gitmek lazım buralardan... Bu aralar düşünmekteyim, ve bunda oldukça ciddiyim...
~~~~~~
Still living a life of my own...!
...

*^"#+&*

7.4.08

Yasam tavsiyeleri...

Bugün Taner Özdeş'in geçtiğimiz haftalarda Yenibiris'de yayınlanan makalesini okudum. Ustad izlediği "The Bucket List/Şimdi Yada Asla" (Rob Reiner) adlı filmden yola çıkarak güzel hayat tavsiyelerine ulaşmış. O makaleden alıntılıyorum...


"Bugün bir elemanım bana şunu sordu: “İnsanın mutluluğunda para ne kadar önemli?” Ben de, paranın mutlulukta ana neden olmadığını, yeterli seviyede para sahibi olmanın, insanın mutluluğu için yeterli olacağını söyledim. Bu filmi yazmamın temel nedeni yeni nesillere faydalı olmak, yol göstermek.

Tavsiyelerimi ise şöyle sıralayabilirim:

- Ne yaparsanız yapın, önce verin, sonra talep edin.

- Vermenin zenginlik olduğunu, almaktan daha önemli bir değer olduğunun bilincinde olun.

- Çok paranın mutluluk getirmediğini, esas mutluluğun ve gücün içinizde olduğunu bilin.

- Verdiğimiz sürece alacağınızı, paylaştıkça kendimizi daha çok seveceğinizin bilincinde olun.

- İnsanı hayatta mutlu eden şeylerin, çok ufak ve basit şeylerden ibaret olduğunu, bu değerleri para ile satın alamayacağınızı bilin.

Filmde ölmeden önce yapılması gerekenlerin listesinde en çok hoşuma giden 3 maddeyi de sizinle paylaşmak istiyorum:

- Hiç tanımadığın bir insana karşılıksız yardım etmek.

- Gözünden yaş gelene kadar gülmek.

- Dünyanın en güzel kızını öpmek. (Film kahramanı uzun zamandır görmediği torununu öpüyor!)

Hayatı doya doya yaşayın… Hayattan keyif almak ve gerçek mutluluğu tatmanın almaktan veya çok para sahibi olmaktan değil, insanlara yardım etmekten, mutlu etmekten, vermekten, paylaşmaktan kaynaklandığını unutmayın."

Mutluluğumuz daim olsun...
~~~~~~
Living a life of my own...
...

*^"#+&*

3.4.08

Perfect... Smashing Pumpkins...

Perfect?....

It was 1998... It was the year of my generation...
It was the times when I was trying to understand the world... I was trying to understand the people and the relations. I had too much trust on the people and I was neglecting that they are very different and usually strange. It is hard to understand emotional side of the humans indeed. I was upside down... Love was not easy! It is never easy indeed...
Thank you Billy for writing such a song... It was an anthem for the generation 1998.
By the way how charming Melissa Auf der Maur was, when she was playing this song...

PERFECT
I know we're just like old friends
We just can't pretend
That, lovers make amends
We are reasons so unreal
We can't help but feel that something has been lost

But please you know you're just like me
Next time I promise we'll be
Perfect
Perfect
Perfect strangers down the line
Lovers out of time
Memories unwind

So far I still know who you are
But now I wonder who I was...

Angel, you know it's not the end
We'll always be good friends
The letters have been sent on

So please, you always were so free
You'll see, I promise we'll be
Perfect
Perfect strangers when we meet
Strangers on the street
Lovers while we sleep

Perfect
You know this has to be…
~~~~~~
Living a life of my own...
...
*^"#+&*

Mutluluk denklemi...

Mutluluğa doğru...


Manfred F. R. Kets De Vries “The Happiness Equation: A Winning Formula for Happiness and Success /Mutluluk Denklemi” adlı kitabında mutlu insanlar üzerinde gözlemler üzerinden çıkarsamalar yaparak mutluluğun nasıl elde edebileceğini tanımlamaya çalışmış. Şimdi bu özellikleri birlikte gözden geçirelim.


Unutmayın kuşların, hayvanların nasıl yüzdüğünün, uçtuğunun sırrı ile uğraşmaktansa, onların uçmasını, yüzmesini seyretmeye odaklanmak kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar.
1. Gülümseyin
2. Stressiz bir yaşamınız olsun
3. Sahip olduklarınızın değerini bilin
4. Dengeli yaşayın
5. Karşınızdaki kişiyi takdir etmekten, övmekten kaçınmayın
6. Kendini doğru tanıyın
7. Bir hedefinizin olsun. Hedefiniz iş, hobi ya da başka bir şeyle ilgili olabilir.
8. Kızgınlık, kıskançlık gibi duyguları hayatınızdan çıkartın veya az yer kaplamasına özen gösterin
9. Yardımda ve bağışta bulunun
10. İşlerinizi ertelemeyin
11. Bencil olmayın
12. Sağlığınıza dikkat edin
13. Sevdiğiniz, olumlu özelliklerini beğendiğiniz kişilerle birlikte olmaya özen gösterin
14. Dışa dönük olun
15. Kendinizi sevin
16. Kendinize saygı duyun
17. Hayata olumlu bakın
18. Sosyal zekaya sahip olun
19. Gereğinden fazla bir olaya üzülmeyin
ve son olarak,
20. Meraklı olun, öğrenmek ve araştırma isteğinizi hiç kaybetmeyin...

Mutluluğunuz daim olsun...
~~~~~~
Living a life of my own...
...

*^"#+&*

1.4.08

Does the agenda ever change?

A comparison between two “8th March”…

Notes from the popular news in agenda of Turkey on 08/03/2007;

- Access to YouTube is banned again for internet users in Turkey by public court due to a video insult on Turkish Republic.
- International Women Day – Less Violence, More Participation? No Development…
- Lokmacı Gate/Ledra Gate is to be down on Greek side of Nicosia.
- The Evaluation Report about the journalists and newspapers of Turkey by Turkish Armed Forces is revealed.
- Two plans of military intervention 2004 in Turkey is revealed.
- New soldier and rebel killings in southeastern Turkey…

Notes from the popular news in agenda of Turkey on 08/03/2008;

- Access to YouTube is banned again for internet users in Turkey by public court due to a video insult on Turkish Republic.
- International Women Day – Less Violence, More Participation? No Development…
- Lokmacı Gate/Ledra Gate is to be down on Greek side of Nicosia.? (It is down by April 2008)
- A new evaluation report about the journalists and newspapers of Turkey by Turkish Armed Forces is revealed.
- Turkey is now discussing the case on the closing AKP, the government party which got 47% of the vote in July 2007. The case is opened by the Supreme Public Attorney.
- New soldier and rebel killings in southeastern Turkey…

What is changing?

Just the dates are changing...?

~~~~~~

31.3.08

EXPO 2015 excitement in Izmir...



Izmir experienced an enormous excitement by the meeting of BIE General Assembly, which decided about the host of EXPO in the year 2015, on 31st March 2008. Izmir took challenge of organisation of EXPO 2015 with competing Milano of Italy. EXPO 2015 Izmir offered the theme "New Roots to a better World / Health for All".

The people of Izmir gathered in Cumhuriyet Square by the help of the concerts... They were very excited and they hoped for a good result... I shared this great joy there with the crowd as well.

Even if the first TV news gave the news for celebration, Izmir could not succeed in the competition. Milano will host EXPO in 2015...

Izmir, may be next time? 2018?...
~~~~~~
*^"#+&*

30.3.08

Cyprus - two...

05/03/2007

There is always a possibility…

When I was walking in Ledra Street in Nicosia, I was feeling very sad. It was quite the same sadness I had when I was in some villages of Kosovo or visiting Auschwitz Camp. I was feeling very depressed, when I read the huge writing on the wall between two sides saying “Nothing is achieved without blood” on the wall in the Greek side. I still want to believe that humans can achieve peace and prosperity in their own countries without any bloody wars, fights or conflicts.

I just heard that the wall in the Greek part of Ledra Street is going to be destroyed… Happiness! Just a first step…

I was showing the banners in Turkish area stating “Let’s get rid of the last divided city in the world in peace” to my international friends, when I was in Ledra Street. Hopefully it will just be written in history books from now on.

Turkish side had demolished the barrier on the other side in December 2005. Now hopefully Greek side is also getting rid of the wall on the other side of the tampon area.

There is always a possibility for change… A change for peace…?
~~~~~~
Living a life of my own...
...

29.3.08

Cyprus - one


03/03/2007

Tales from the boundaries of existence

Cyprus

They call Nicosia as "the last divided city of the world". There is indeed a truth lying beneath. Mixed emotions are hidden in the middle of the Ledra Street from both sides. Hatred is in the roots nowadays. Different ways of discrimination and extreme-nationalism can be observed any time in daily life.

The fear of the unknown is developed between the societies since 1974. Unfortunately we look at the past we always see the seeds of hatred... Not many people remember the times of peace any more...

We can easily understand the hatred that was built on the tales of the past by the nationalist groups, the leaders and governments of the both sides… Nowadays Turkish soldiers are said to be only source of problem on the island. It would be too pleasing to know that. Unfortunately I do not agree with that...

Gladly I have friends from both of communities who do not believe in those bullshit and want to live in peace together… I just hope…

~~~~~~
Living a life of my own...
...

28.3.08

Aşk... yine... yeniden...

Ordan buradan....
Bir aşk zinciri, Pecs-Macaristan. Şubat 2008.

- Aşk; deliliktir, dervişliktir, kaybolma halidir umarsızca...


- Aşk, isteyip de olamadığımız imkansız şeydir.

- Aşk karşındakine baktığında onu tanımlamak için her sıfatta kendini bulma halidir... Kendini yine yeniden keşfetmektir...

- Aşk; hayatın başlangıcı ve var oluşun biricik sebebidir.

- "Aşık Adam/Un homme amoureux" (Diane Kurys) filmini izlerken bir replik takıldı kaldı aklıma... "Neden sonsuz aşk istenir biliyor musun? Çünkü hayat acı çekmektir; aşk ise tedavi eder... Evlenilecek kadın evlenmeyi en istemeyen kadındır..."

- Daha önce geri dönüş almıştım, "umarım seni mutlu edecek yarın olanı yakında bulursun!" diye... Buldum... Bilmiyorum... Bulunabilir mi?... Hala fikrim yok... çok yazık...
- Ama yine de biliyorum ne mutlu ki aşk güzel!



~~~~~~
Living a life of my own...
...

*^"#+&*

27.3.08

People... another disappointment!

People are strange...

Unfortunately "people are strange" just like in the old song... They pretend like they agree with the rules, but when the rules does not provide an advantage for them... They blame the rules and they want to clear out their responsibilities.

It is so sad to see old, so called wise, people looking pissed off, when breaking the rules of the deal that they have agreed upon earlier. They have multiple faces... They are untrustable... They do not play within the rules, they just want to use you... They are the calm and quiet alligators in the river; ready to kill and give harm when you are nearby...

I am vomitting... i am vomitting... i know more about the people every new day... I am sick of this society... Where is the change? How can be the change exist, if this liars have the positions of power? I have no hope...

Congratulations! You are leaving a country of corruption... You are leaving a society of liars... Thank you...
~~~~~~
*

25.2.08

Babama...

Babama… ilk kez...




Belki de hiçbir zaman sana açılamayacağım… Kimileyin yoğun bir yenilgi duygusu, kimileyin anlaşılması ve anlatması oldukça zor bir pişmanlık kaynağı bunların müsebbibi…

Her gencin bir yerinde saklanamaz paranoyak bir ukdedir derler baba oğul arasındaki ilişkiye, gerçekten de öyle. En kolayından inceden gelen bir mahcubiyet duygusu bu içimdeki... Ölene kadar geçmeyecek bir yenişememe duygusu gibi belki de… Bu nedenle sanırım tüm bu öfkelenmeler, bağırışlar, ağlamalar, acımalar… Bilemiyorum…

Yenişemeyişimiz aşikâr, senin hep arkamda olduğunu ve hep benim iyiliğim için çabaladığını bilmeme rağmen.

Bir yerlerde bir zamanlarda yaptığımız büyük yanlışlar olsa gerek. Tüm bu diğerleriyle kurduğun iletişim yollarıyla benimle kurduğunu karşılaştırmamın bir sebebi olmalı. Şu an bunları analize davranmak için oldukça geç görünüyor. Ama aynı zamanda hiçbir şey için geç değil, ikimiz de hayattayız. Ne güzel!

Sen ki ilk aidiyet nesnem, ilk toplumsal varlığımın kaynağıydın. Gurur kaynağımdın. Sanırım aynı zamanda senin gurur kaynağın olma gerekliliğim üzerimdeki ilk baskıyı oluşturuyordu bunlara karşın.

Benim hayallerimi keşke anlamak isteseydin, diğerlerini de anlatabilseydim keşke sana, anlayacağına inanabilseydim keşke. Ortak hayallere beraber koşabilsek, beraber çözümler arayabilseydik.

Sana “seni çok seviyorum” diye bağırarak açılabileceğim bir dünya olsaydı keşke bu… Bu bağırışla yılların tüm bağırışlarını usul usul anlaşıyla değiştirsem. Geriye sükûnet kalsa, biz mutluluğu paylaşsak… İletişim kurabilsek…

Her şeyin mükemmel olduğu bir dünya olsaydı keşke bu… Ama değil ve olmayacak gibi görünüyor.

Benim yine de daha iyi için küçük olsa bir umudum var… Belki bir gün, neden olmasın?

Babişko, seni çok seviyorum…

10/01/2008

Sana layık, senin olmamı istediğin bir evlat olamadığım için üzgünüm. Keşke sana büyük mutluluklar yaşatabilseydim. Akıllı, uslu(!) bir çocuk olabilseydim keşke... keşke... ama ya mutluluk? ama ya ben? - benim hala hayalim var...

10/03/2008
~~~~~~
Living a life of my own...
...

*^"#+&*

14.1.08

Bayrak...

Mesleği "kan" olanlara selam!
Kırşehirli 20 lise öğrencisi bayrağın yanındaki mektupta "Kalem tutan ellerimiz artık silah tutmalıdır. Biz de şehadet şerbetine ermek isteriz" diye yazmıştı.
~~~
Bayrakların çoğundaki "kırmızı" renk "kan"ı simgeler. Bunu kabulümuzdur... Ama ya 2008 yılında lise çağındaki gençler tarafından kandan bayrak resmi yapılıp komutana verildiğinde duygu sağanağı yaşanmasına ne demeliyiz?

Evet, bu olay 2008 yılının Türkiye'sinde gerçekleşti... 16 yaşındaki lise öğrencileri kanlarıyla boyadıkları bayrak resmini Genelkurmay Başkanı'na teslim ettiler. Bu 20 öğrencinin içinde genç kadınlar bile vardı ve hatta "keşke bizi askere alsanız" serzenişinde bulundular.

Nasıl bir şovenizmdir tüm bu yaşananlar? Nasıl bir psikolojik şiddet mastürbasyonu içine düşürüldü genç dimağlar?
(Bayrağın "beyaz" kısımları boyanırken "nasıl bir sıvıdan yardım alınmıştır?" bu arada.)

Yurtseverlik ve milliyetçiliği tüketmek ne kadar da kolay olabiliyor? Şiddet tohumlarını ne kadar derinlere ektik ki artık bu millet ve devlet için çalışmanın göstergesi sadece kan dökmek haline geldi?
Geçmişi kısır çekişmeler içinde kaybettik, şimdi bir yeni nesli daha kaybediyoruz. Daha şimdiden büyük çoğunluğunun beyni yıkandı, öldürüldüler farkına varamadan.
Bilim, sanat ve spora sıra ne zaman gelecek?
Biz gençlerimizden sorgulayan ve gelişmeye, yeniliğe açık bireyler yetiştirecektik, değil mi? Ne oldu da grotesk kan canavarları haline gelmekteler?

Geleceğe ağıttır bu... ama benim hala küçük de olsa bir umudum var...

Ne zaman barış ve kardeşlik şarkıları söylemeye sıra gelecek kol kola yanak yanağa?

Hala çok naif ve yalnızım... hüznüm boyumdan büyük...

Gelecekteki barış için...

~~~~~~
Living a life of my own...
...

*^"#+&*

1.1.08

now... 2008!

Welcome to 2008!

It is a new year once again... I will be celebrating the end of my third decade in this cruel world... I have many hopes to be realised and many wishes to be fulfilled. I want to be lost in love...


It is amazing how much idealism I still have to work on it. I have to decrease it somehow. I still believe in the idea that "another world is possible". I still think that people can change for better. We just need to show them that there is another way. They just feel in time that respecting each other and love for humanity can be an answer for many conflicts and problems.

Meanwhile I have many unknowns in this year. I still do not have a sustainable stance. I will have to finish my school finally this year. Then again I will be in the middle of the question of leaving "the free world" for 6 months or a year. Usually I do not have a luck in these issues, so I suppose I will be away for a year...

After these years of activism on certain issues, it is even bothering to think about now. Unfortunately I do not know what to do to help myself. This feeling of helplessness is bothering me so much. I feel that I am trapped... and everyone else is pointing me out and making fun of my own trap.

I still hope things will get better... Things can only get better!

~~~~~~
Living a life of my own...
...

*^"#+&*

Friedrich Nietzsche says...

"You have your way... I have my way... As for the right way, the correct way, it doesn't exist..."

-- Friedrich Wilhelm Nietzsche (philosopher and classical philologist) [1844-1900] .

Popular Posts

Blog Archive

Paul Valéry says...

"That which has been believed by everyone, always and everywhere, has every chance of being false. / Herkes tarafından doğru kabul edilen şeyler büyük olasılıkla yanlıştır."

-- Paul Valéry (poet, essayist, and philosopher) [1871-1945]

Frantz Fanon says...

"In the world through which I travel, I am endlessly creating myself."

-- Frantz Fanon (psychiatrist, philosopher, revolutionary and author) [1925-1961].

Alain says...

"Nothing is more dangerous than an idea, when a man has only one idea." /\

"One of the hardest things in the world is saying the thing said everyone says with a thinking. /Dünyanın en zor şeylerinden biri, herkesin düşünmeden söylediğini, düşünerek söylemektir."

Alain, (poet and philosopher) [1868 - 1951].

LAST.FM LIST